guvenlibakis.com

Diyarbakır'daki Davanın Ardından Sessizlik ve Toplumsal Dönüşüm İhtiyacı

01.01.2025 08:07
Diyarbakır'daki dava sonrası verilen cezalar, halkın hissettiği huzursuzluğu gidermedi. Toplum, çocukları koruyacak bir dönüşüm bekliyor. Bu trajedi, sadece bir ailenin değil, tüm toplumun vicdanını sorgulamasına neden olmalı.

Diyarbakır'daki Davanın Ardından Sessizlik ve Toplumsal Dönüşüm İhtiyacı

Diyarbakır'daki dava sonucunda verilen ağırlaştırılmış müebbet cezaları, halkın hissettiği derin huzursuzluğu gidermedi. Bu durum, toplumun çocukları koruyacak bir dönüşüm ihtiyacını ortaya koyuyor. Dava sonuçlandı, cezalar açıklandı ama Diyarbakır’ın Tavşantepe köyünde, olayın yaşanmamış gibi bir sessizlik hâkim. Bu sessizlik, acı, korku ve utanç gibi duyguları barındırıyor.

Köydeki derin sessizlik, toplumun genelindeki huzursuzluğun bir yansıması. İnsanlar, mahkeme kararlarının ardından bile tatmin olmuş değil. Cezalar, yaşanan korkunç olayı telafi etmekte yetersiz kaldı. Hayatı elinden alınmış bir çocuğun hakkını hiçbir ceza geri veremez.

Cezaların Yetersizliği ve Vicdanlarda Adalet

Adalet, bir mahkeme salonunda yasalara göre tecelli eder. Ancak vicdanlarda adalet, çok daha karmaşık bir kavramdır. Mahkeme, ağırlaştırılmış müebbet gibi en sert cezaları verdiğinde bile insanlar hissettikleri boşluğu dolduramıyor. Narin’in ölümünün ardında hâlâ tam açıklanamamış detayların olduğu hissi, bu boşluğu daha da derinleştiriyor.

Belki de bu durum, cezaların yetersizliğinden değil; yaşanan vahşetin insan aklının alabileceğinin ötesinde olmasından kaynaklanıyor. Bir köyde, bir evde, bir ailede bu denli bir trajedi yaşanabiliyorsa, hepimizin bunu sorgulaması gerekiyor.

Toplumsal Dönüşüm İhtiyacı

Toplum olarak çocuklarımızı nasıl koruyamadık? Hangi değerlerimizi kaybettik ki, bir çocuk ailesinin ellerinde bu kadar yalnız ve savunmasız kaldı? Hukuk, geçmişteki bir olayı cezalandırabilir ama gelecekte benzer olayların yaşanmaması için yeterli değildir. Bizim asıl ihtiyacımız olan, çocuklarımızı bu tür trajedilerden koruyacak bir toplumsal dönüşümdür.

Aile içi şiddeti, çocuk istismarını, eğitimde ve sosyal hayatta çocukların yalnız bırakılmasını önleyecek adımları atmadıkça, Narinlerin hikayesi ne yazık ki tekrar yaşanabilir. Bu dava, sadece bir ailenin değil, bir toplumun vicdan muhasebesine dönüşmelidir.

Toplumsal Çığlık ve Huzur İhtiyacı

Tavşantepe köyündeki o sessizliğin aksine toplumsal bir çığlığa ihtiyacımız var. Belki de insanlar, “Müebbet cezalar yetmiyor” derken şunu da söylüyor olabilir: “Daha güçlü yasalar, daha etkili koruma mekanizmaları, daha güvenli bir toplum istiyoruz.” Bu talepler, toplumun adalet arayışının bir parçasıdır.

Sonuç olarak, Diyarbakır’daki dava, sadece bir mahkeme süreci değil, aynı zamanda toplumun geleceği için bir dönüm noktasıdır. Adaletin sağlanması, sadece cezaların verilmesiyle değil, aynı zamanda toplumsal değerlerin yeniden inşasıyla mümkündür.

Bize Ulaşın